Dış Cephe Uygulamaları

İç Cephe Uygulamaları

Alçı ve Alçıpan  Uygulamaları

Bilgi Hattı

Boyanın Öyküsü

Boya Sözlüğü

Renk Kartelası

Renklerin Dili

 

 

Bize Ulaşın

Telefon:

0 322 351 73 61

Telefon:

0 322 359 27 96

Fax      :

0 322 359 88 28

 

 

 

Boyanın Tarihi

Boyanın Tanımı

Boya Uygulaması

Boyadan Beklenenler

Boya Yardımcıları

Astar ve Önemi

Sıva ve Kaplamalar

Yapı Hasarları

 

Boya ve Kaplama Endüstrisi

Dekoratif veya koruma amaçlı kaplama olarak kullanılan boya, ilk defa 30,000 yıl önce ortaya çıkmıştır. Mağara adamları ham boya kullanarak yaşamlarını anlatan tasvirler yapmışlardır. Bu tasvirler bugün hala o kaya duvarlarını süslemektedir.
Buna rağmen boya ve kaplama endüstrisi, Amerikan ulusal ekonomisinin bir üyesi olarak tanınabilmek için endüstri devrimini beklemek zorunda kalmıştır. Kayıtlara geçen ilk boya tesisi, 1700 yılında Thomas Child tarafından Boston'da kurulmuştur. Bundan 150 yıl sonra, 1867'de, Ohio'dan D.R. Averill Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk "hazırlanmış" veya "hazır-karışım" boyaların patentini almıştır.

 

 

1880'lerin ortalarında boya fabrikaları nüfus ve endüstri merkezlerinde yayılmaya başlamıştır. Mekanizasyon, boya üretimini daha geniş ve uzman olmayan bir girişimci grubu tarafından da yapılabilir hale getirmiştir. Önceden hazırlanan boyanın ağır olması taşımayı pahalı hale getirmiş, bu sebepten dolayı 1900'lerin ortalarına kadar bölgesel pazarlar, küçük üreticilerin oluşturduğu merkezi olmayan bir yapının hakimiyetinde kalmıştır. Bu yapı günümüzde halen küçük ve orta ölçekli üretim firmalarının kısıtlı bölgesel pazarlara hizmet verdiği bir seviyeye ulaşmıştır.

Bunun yanında boya endüstrisindeki mekanizasyon ve profesyonelleşme, endüstri devrimiyle beraber boya ve kaplama için yeni pazarlar oluşturmuştur. Teorik olarak üretim hattından geçen her türlü üründe, - T model Ford'dan en son model televizyona kadar- güzel bir görünüm vermek, dış etkilere karşı koruma sağlamak veya ürünün ömrünü uzatmak için boya ve kaplamadan çok fazla miktarda yararlanılmaktadır.

Günümüzde bu boya ve kaplamalar, son kullanıcı tarafından fark edilmeye bilir ancak; yiyecek maddesi, dayanıklı tüketim malları, ev eşyası, mobilya gibi ve benzeri binlerce ürünün yüksek kaliteli olarak pazarlara ulaşmasını boya ve kaplamalar temin eder.

Modern boya ve kaplamalar, binlerce uygulama alanında ortaya çıkabilecek değişik isteklere cevap verecek şekilde sayısız miktarda bileşenlerin formülasyonundan oluşmaktadır. "Boya"; çoğu kullanıcının evini güzelleştirmek ve korumak için kullandığı çevre dostu boyalardan, yiyecek kaplarının içinde kullanılan yarısaydam kaplamalara, oradan da otomobil üreticilerinin üretim hattında kullandığı kompleks kimyasal yapıları olan çok bileşenli bitim kimyasallarına kadar çok geniş bir yelpazeye sahiptir.

Nereden bakarsanız bakın, boya ve kaplamalar mağara duvarlarındaki basit ilk insan renkleriyken, evrim geçirerek eşyalarımız ve çevremiz arasındaki öncelikli koruma duvarı haline gelmiştir.

 

Boya Nedir?

Boyanın Tanımı

Bir yüzey üzerinde tatbik edildiğinde, dekoratif ve koruyucu bir tabaka (film) oluşturan, pigmentlerin sıvı içinde çözündüğü emülsiyondan oluşan kimyasal bir malzeme olarak tanımlanabilir. Bu malzeme belli prensipler dahilinde, formüle edilen ve bünyesinde dört esas unsur bulunan kimyevi bir karışımdır. Bunlar;

Bağlayıcılar
Solvent uçması ve reaksiyon sonucu sıvı halden katı hale dönüşen, boya filmini meydana getiren likitlerdir. Boyaya katkısı, sertlik, sağlamlık, ve parlaklık, yapışma, hava koşullarına ve kimyasallara dirençtir. Bağlayıcı, boyanın temel direği olup, tipine göre, boyaya ismini verir.

Pigmentler
Doğadan saflaştırılarak veya sentetik yollarla elde edilen, bağlayıcı ve çözücüler içinde çözülmeyen toz halindeki katı taneciklerdir. Boyaya sağladığı özellikler: Renk vermesi, örtücülük, parlaklık, fiziki ve kimyasal dayanıklılıktır.

Kimyasal katkılar
Bu grupta yer alan maddeler çok değişik özelliklerde olan ve boyaya çok az miktarda giren kimyasallardır. Katkı maddeleri boyanın özelliklerini iyileştirmek, istenmeyen, olumsuz değişimleri engellemek için kullanılır. Islatıcılar, Kurutucular, Matlaştırıcılar, Kaymak kesici, Çökme engelleyici, Köpük kesiciler, Antibakteriyeller, vb.

Çözücüler
Boyanın uçucu kısmını oluşturan kimyasal maddelerdir. Boyanın imalatı ve tatbikatı safhasında, kullanılan boyanın özelliklerinde değişiklik yapmadan incelten sıvılardır. Toluen, Ksilen, White sprit, Aseton, Su, vb...

 

 

Genel Uygulama İlkeleri

Öncelikle uygulaması yapılacak olan boyaya ilişkin gerekli alet ve cihazların eksiksiz mevcut olması gereklidir. Boya uygulamasında en önemli kural daima aynı sistemde aynı markaya ait ürünler kullanılmasıdır. Seçimine karar verilen malzemenin uygulama talimatlarına mutlaka uyulmalıdır. Hiç bir boya kirli ve nemli yüzeylere uygulanmamalıdır. Uygulama yapılacak boya cinsine göre yüzey hazırlanmalıdır. Varsa alt yapıdaki hatalar giderilmelidir.
İlk defa boyanacak yeni çimento sıvalı veya brüt beton yüzeyler için en erken uygulama 3-4 hafta sonra yapılmalıdır. Bütün boyalar uygulamadan önce ambalajında iyice uygun bir karıştırıcı ile karıştırılmalıdır. Ahşap koruyucu, selülozik dolgu verniği ile ve epoksi grubu ürünleri ambalajında karıştırıldıktan sonra başka bir kaba alınarak tekrar karıştırılmalıdır.
Boyalar çok sıcak ve çok soğuk ortamlarda uygulanmamalıdır. Boyama işlemi ince katlar halinde yapılmalıdır. Boyaya toz veya sıvı katkı yapılmamalıdır ve ambalaj üzerinde belirtilen inceltme oranından daha fazla inceltilmemelidir. İyi yapışma sağlamak için parlak yüzey mutlaka matlaştırılmalıdır.

Artan boyayı tekrar kullanabilmek için boyaya yüzeyini örtecek kadar kendi incelticisinden ilave edilmeli ve karıştırılmadan ağzı kapatılarak serin bir yerde saklanmalıdır.
İşlemlerden geçirilerek boyanmaya hazır hale getirilen yüzeylerin kirlenmemesi için ilk kat astar uygulanır. Bu, boyanacak zemin ile yüzey boya sistemi arasında aderans köprüsü oluşturur. Ahşap ve metallerde özel astarlar kullanılır. Anti-korozif nitelikteki metal astarlarının yanında mineral bağlayıcı türlerinde kullanılması alkali dirençlerinin yüksek olmasını sağlar.

Boya uygulamalarında dikkat edilmesi gereken ilkeler şöyle sıralanmaktadır.
a. Bir boyama işleminde, daima aynı sisteme, aynı markaya ait ürünler kullanılmalıdır. Uygulamadan önce iyice karıştırılmalı uygun koşullarda saklanmalıdır. Malzeme seçildikten sonra ona en uyumlu uygulama sistemi seçilmeli ve tatbik edilmelidir.
b. Boyalar hiç bir şekilde kirli ve nemli yüzeylere uygulanmamalı, yüzey öngörülen tavsiye edilen biçime göre temizlenmelidir. Ön kontrol yapılmadan boya işlemine başlanmamalıdır. Uygulamada boya ve verniklerin fırça ile tatbikinde iz kalmamasına özen gösterilmelidir. Uygulama genel kural gereğince 5 derece (c) sıcaklığın altında ve yüzde 80 nisbi nem oranının üzerinde yapılmamalıdır. Yüzey yağ, küf, toz, is gibi kirlerden arındırılmalı, boyanacak yeni sıva ve beton yüzeylerin prizini tamamlanmış olmasına özen gösterilmelidir.
c. Ahşap elemanların, özellikle dış doğramalarının tüm yüzeylerine montajdan önce ilk kat astar uygulanmalıdır. Diğer malzemelerde macun uygulama sırasına benzer olarak iki kat astardan sonra olmalıdır. Üst üste boya yapılabilmesi için alt tabakanın dokunma kuruluğuna gelmesi beklenmelidir.

Öncelikle uygulaması yapılacak olan boyaya ilişkin boya tatbikatlarından en iyi neticeyi alabilmek için uygulama yapılacak yüzey çok iyi bilinmelidir.
Ahşap yüzeyler, rutubetli, reçineli, budaklı, küflü ve eski boyalı olabilir. Duvar yüzeyler, rutubetli, tozlu, yağlı, kirli, ve eski boyalı olabilir. Metal yüzeyler, Paslı, yağlı, kirli, ve eski boyalı olabilir. Bu durumu içeren yüzeylerde iyi bir temizlik sonrası boyamaya geçilmelidir.
İdeal boyama sistemi şu kademelerden oluşmalıdır:
Yüzey hazırlama
Birinci kat astar
Macunlama
İkinci kat astar
Son kat tatbikatları

 

Önemli Uyarılar

İç ve dış cephelerin onarımı ve boyanmasında, öncelikle, yüzeyin yeterli sertliğe ulaşabilmesi için, gevşek tabakaları zımpara, spatula, tel fırça vb. aletlerle raspalayarak temizlenmesine önem verilmelidir. Yüzeyde, boya ve onarım yapılmayacak bölümler varsa, üzerlerini bantla kapatarak korumaya alın. Yüzeyin doygun, temiz ve sert olması için, boya işleminden önce uygun bir astar kullanın.

Dış cephelerin astarlama ve boyama işlemlerini, direk güneş altında, sert rüzgarda, yoğun yağışta, yüksek nem oranında ve 5 derecenin altında yapmayın. Gerekirse koruyucu brandalar kullanın. Brüt betonlarda yüzeyden kopma ve ayrılmaların önemli nedenlerinden biri, betonun yüzeyine yakın demirin paslanarak hacimsel olarak genleşmesidir. Bu sorunla karşılaşmanız durumunda, temiz metal bölüm görününceye kadar demir yüzeyi zımparalayın ve antipas ile astarlayın.

Mineral yüzeylerde yaptığınız onarımlardan kalıcı sonuçlar almak için, yüzeyde temizlenmiş kalıp yağı bırakmayın. Yüzeydeki tozlanmayı, uygun bir astar kullanarak giderin. Astar, ortamdaki tozu yüzeye bağlamalı, yüzeyde camsı bir tabaka oluşturmamalıdır. Kullandığınız tamir harcının dolgu performansının üzerine çıkarak, harcı aşırı kalınlıkta uygulamayın, dolgu yapacağınız yüzeye uygun tamir harcı seçin. Farklı çalışan iki yüzey arasında derz çatlakları oluşmaması için, elastik derz dolguları kullanın ve üzerlerini boyamayın.

 

Boyadan Beklentiler

ÖRTÜCÜLÜK     *BEYAZLIK   *SU KALDIRMA GÜCÜ    *RAHAT UYGULAMA   *EKONOMİ  *DÜŞÜK SARFİYAT

 

BOYA YARDIMCI MALZEMELERİ

1-Fırçalar

Boyayacağınız yüzeylerde iyi sonuç alabilmeniz için, mutlaka iyi bir fırçanız olmalıdır. Üstelik iyi bir fırçayı yıllarca kullanabilirsiniz. Boyanızı alırken, boyanacak mekanın farklı boyutlardaki yüzeylerine uygun fırçaları alarak tam bir set oluşturunuz. Örneğin; kapı ve doğramalar için 0,5 - 1 yada 1,5 inçlik fırçalar, geniş yüzeyler için ; 2 yada 3 inçlik fırçalar, duvarlar için; 4 yada 5 inçlik fırçalar kullanabilirsiniz. En iyi fırçalar, domuz kılından yapılanlardır. Uzun fırçaların kaliteli fırçalara oranla daha sert kılları vardır ve büküldüğünde daha sert yaylanır. Yeni satın alınan bir fırçayı, boyayı kolayca sürecek bir hale gelinceye kadar, önce astar uygulamalarında kullanarak alıştırmalısınız. Boya sırasında, fırça kıllarının yarısını aşmayacak kadar boyaya batırmalı ve boya fazlasını mutlaka sıyırmalısınız. Boya fırçasını, toz almak yada boyayı karıştırmak için kullanmayınız.

 

2-Rulolar

Geniş duvarları ve tavanları hızlı ve kolay bir şekilde boyayabilmeniz için rulolar çok kullanışlıdır. Genellikle, pürüzlü yüzeylerde uzun tüylü rulolar, düzgün yüzeylerde ise kısa tüylü rulolar kullanılır. Bununla birlikte, düzgün iç ve dış yüzeylerde de değişik uzunlukta tüyleri olan ruloları kullanabilirsiniz. Rulodaki fazla boyayı almak için rulo tablası veya rulo ızgarası kullanabilirsiniz. Rulo satın alırken, merdanesi kolay çıkanını seçmelisiniz. Ruloya uygun bir sap takmak geniş yüzeyleri daha rahat boyama fırsatı verir. Plastik boya kullanacaksanız, sünger yada pösteki rulolar; Dış Cephe boyaları için pösteki ve mercan rulolar boyanın kolay sürülebilmesi ve en iyi sonucun alınabilmesi için çok daha uygundur. Saten boyalar için sünger yada peluş rulolar, sentetik boyalar için moher rulolar kullanabilirsiniz.

 

Rulo ve fırçaların temizlik ve bakımı

Sentetik boyaların temizliğinde sentetik tiner, selülozik boyaların temizliğinde selülozik tiner, su bazlı boyaların temizliğinde ise su kullanmalısınız. Fırçalarınızın temizliğine başlarken, önce ruloyu/fırçayı gazete kağıdına sürerek çıkartabildiğiniz kadar boyayı çıkartın. Rulonuzu/fırçanızı yeterli miktarda inceltici döktüğünüz bir kaba, kılların tamamı girecek şekilde yerleştirin ve üzerindeki boyayı sıvının içinde çözünüz. Plastik eldiven giyerek iyice temizlenene kadar ovalayınız. Tüm boya çözüldükten sonra ruloyu/fırçayı iyice silkeleyin ve kılları düzeltin. Fırçaları kuruturken yere dayayarak dikey şekilde ya da kılları birbirinden ayırıla bilecek şekilde bırakmayınız. Tekrar kullanmadan önce, su bazlı boya fırçasını mutlaka suyla, yağ bazlı boya fırçasını ise tinerle nemlendiriniz.

 

3-Spatula

Spatula eski duvar kağıdı boya kalıntılarını çıkartmaya yarayan yada macun uygulamasında çatlakları ve delikleri doldurmak için kullanılan metal bir alettir. Macun uygularken spatulayı 45 dereceden küçük açılarla yüzeye bastırıp çekmelisiniz. Spatulayı bir sonraki kullanıma kadar rutubetsiz ortamda saklamalısınız.

 

4-Zımpara kağıdı

Boyama öncesinde yüzeyleri düzgünleştirmek ya da parlak boyayı pürüzlendirmek için kullanılır. Zımpara kağıtları demir, ağaç, su zımparası olarak üç çeşittir.

 

 

Astarın Önemi

Boya yapılacak yüzey yeni ise, çimento reaksiyonun tamamlanması için en az dört hafta beklenir. Sonra astar uygulaması yapılır ve boyaya geçilir. Daha önce uygulanırsa boyada dökülmeler oluşur. Boyama işleminden önce en önemli konu yüzey hazırlığıdır. Boya öncesi kullanılması gereken astar, mutlaka üzerine uygulanacak boyaya uygun olarak seçilmelidir.
Astarın, başlıca görevleri aşağıdaki gibidir:

- Difüzyon kabiliyeti fazla olduğu için boya ile yüzey arasında aderansı (yapışmayı) arttırır.
- İnce yapısında dolayı yüzeye derinlemesine nüfus eder.
- Boya filminin örtücülüğüne yardımcı olur.
- Astar genellikle beyazdır, boya altına astarın sürüldüğünü gösterir. Koyu rengi bir miktar kırar.
- Altyapıda homojenlik sağlar, boyanın dalga dalga olmasını önler.
- Yüzey emiciliğini azalttığı için boya sarfiyatını azaltır.

 

 

HAZIR SIVALAR VE SIVI KAPLAMALAR (BOYALAR)

Düzgün kaba sıva veya desensiz, tahta mala ile düzeltilmiş, ince sıva üzerine 2 mm den 4 mm kalınlığına kadar değişen incelikte hazır sıvalar uygulanmaktadır. Bağlayıcısının cinsine ve dokusuna göre bir çok türleri vardır.

Başarılı hazır sıva uygulamaları için dikkat edilecek hususlar, dış sıva yapım kurallarına benzer. Hazır sıvalar suyu geçirmediği ve emmediği halde buhar akımını geçirirler. Hazır sıvalar yanında duvarı korumak amacı ile kullanılan diğer sıvı kaplamalar da bu grupta incelenmektedir.

Hazır sıvalar, agreasının boyutuna bağlı olarak boyalarla karıştırılabilir. Gerçekte boya ve sıvaların karışımına giren maddelerin cinsleri aşağı yukarı birbirine benzer. Bu nedenle de bu malzemeleri veya yapı koruyucu malzemelerde denir ve uygulaması plastik sünger merdane (rulo) ve püskürterek yapılananlara da boya denilmektedir. Bu ayrımda her zaman yetersizdir. Şantiyede hazırlanan ve püskürtme makinesi ile uygulanan “ püskürtme sıva “ ya boya dememiz gerekir ki bu da hatalı olur.

Bir hazır sıva kaplama malzemesi başlıca 5 ana unsurdan oluşur:

1) Bağlayıcı madde, taneleri birbirine bağlayan, yüzeye sıkı bir şekilde tutunarak dökülmesini önleyen ve bir tabaka oluşturan ana maddedir.
2) Boyar madde (pigment) renk verici maddedir. İstenilen renkleri vermeye yarayan metal oksitleri, kompleks metal bileşikleri v.b. ‘dir.
3) Dolgu ve armatür maddeleri, çok ince öğütülmüş tabii maddelerdir. Bunlardan aynı zamanda ucuz boyar madde olarak da yararlanılır. Kaplamanın örtücülüğüne katkıda bulunurlar. Dolgu maddelerinin yüklendiği fonksiyonlarının biri de, yüzeye sürülen maddeye bir cisim özelliği kazandırmaktır. Bu özellikleri yanında kaplamanın fiziksel niteliklerine de etkili olur. Kaplamanın su emmesi, su ve buhar geçirimsizliği sertlik, genleşme gibi özellikler, büyük ölçüde dolgu maddelerine bağlıdır.
4) İncelticiler ve Çözücüler; bağlayıcı maddeyi çözen, incelten diğer maddeleri içinde taşıyan sıvıdır. İnceltici türü, bağlayıcı cinsine ve yapısına bağlıdır. Tiner, neft, benzin ve su önemli incelticiler.
5) Yardımcı maddeler, kaplama malzemesinin kalitesini yükseltmeye yarayan ek malzemelerdir. Kuruma süresinin ayarlanması, sürme işleminin ve yayılma özelliğinin geliştirilmesi, kabuklanma ve çözmenin, küf, mantar ve bakteri üremesinin önlenmesi ve kaplamadan beklenen özel istekleri karşılamak gibi amaçlarla değişik maddeler katılır.

 

– HAZIR SIVA VE SIVA KAPLAMA MALZEMELERİNİN SINIFLANDIRILMASI

Sınıflandırma bağlayıcı türüne, uygulama şekline ve görünüşüne göre yapılmaktadır.
Bağlayıcı türüne göre:
Bağlayıcılar genel olarak,

– Kireç – Çimento gibi mineral esaslı olan sıvalar
Genellikle şantiyelerde hazırlanan ve başta anlatılan son kat sıvalardır. Bu sıvalar, bir fabrika ürünü olarak hazır torbalar halinde satıldığında, renk, doku ve diğer istenilen özellikleri geliştirmek amacı ile çeşitli plastik esaslı katkılar ile geliştirilmiştir. Mala ve püskürtme ile uygulanabilir.

– Plastik dispersiyonlu, su ile inceltilen dolgu, agrega ve renk vericiler katılmış sıvalar
Bağlayıcısı, sisteme bağlı olarak ya polivinilasetat ya akrilik veya kopolimerleri olabilir. Sıvanın yüzeye yapışma yada tutunma özelliği değiştirilmiştir. Güneş ışınlarıyla ayrışmasını, renk atmasını, küf, mantar ve bakteri üremesini önleyen özel katkılar ile ince ve kaba agrega katılmıştır. Ancak kendi sistemine dayalı astarlarla beraber kullanılabilir. Dispersiyon olması, buhar geçirmesine neden olur. Fakat suyu geçirmez. Çelik mala ve özel plastik mala ile veya püskürterek uygulanırlar. Hazır sıvaların büyük grubu bu bölüme girer.

 

– Plastik reçineli, dolgusuz ve pigmentsiz kaplamalar
Plastik reçinenin özel çözücüsü içindeki çözeltisidir. Güneş ışınlarına veya mantarlaşmaya karşı katkılı olmakla birlikte, dolgu ve renk verici maddeler bulunmaz. Su geçirmez, su buharını az geçirir. Bu nedenle mat iç kaplamaların parlak hale getirilmesi yanında renkli taş kırıklarından oluşan sıvaların bağlanmasında da kullanılır. Plastik reçinesine göre akrilik, polivenilasetat, poliüretan gibi türleri vardır.

 

– Çift bileşenli kaplamalar
Tamamen su geçirimsiz yüzey elde etmek için kullanılan kaplama malzemeleridir. Buhar geçirgenlikleri çok azdır. Bu nedenle buhar geçirimsiz kabul edilir. Epoksi, poliüreten vb. kaplamalar bu gruba girerler. Renk verici pigmentler katılarak renkli, boya görünüşünde kaplamalar oluştururlar. Su geçmesi istenmeyen özel amaçlı yüzeylerde ve döşemelerde kullanılır.

   

– Yağlı boyalar
Bu gruba gerçek yağlı boya ile alkid reçineli sentetik boyalar ve selülozik boyalar girer. Çözücüleri de sentetik tiner ve selülozik tiner olarak ayrılır. Katkı maddeleri olarak; renk pigmentleri, dolgu pigmentleri yanında, kuruma süresini ayarlayan, köpük önleyen, akışkanlık sağlayan katkılarda katılır. Yüzeyde, parlak, mat veya yarı mat geçirimsiz bir tabaka oluşturur. Sıva yüzeyleri yanında daha çok ahşap ve metal yüzeylerin korunması amacı ile kullanılır.

– Vernikler
Dolgu ve renk verici pigmentler katılmayan boyalardır.

– Lateksli boyalar
Yapay kauçuk bağlayıcı süspansiyon boyalardır. Elastikiyeti fazla olan bir kaplama türüdür.

– Silikonlar
Özel bir plastik çeşididir. Yüzeyin silikonla muamelesi, o yüzeyin su ile ıslanmasını önler. Boşluklar silikon tarafından tamamen kapatılmadığı için buhar akımını tamamen geçirir. Renksiz olduğu için, duvar yüzeyinin doğal halini korur.

– Hazır sıva ve sıva kaplama yapılacak yüzeylerin hazırlanması

Herhangi bir yeni yapıda, başta anlatılan sıva tekniğini uygun yapılmış ince sıva, hazır plastik dispersiyonlu sıva uygulaması için yeterlidir. Bu sıvanın özellikleri kısaca tekrar edilirse :
1. Sıvalarda büzülme – kuruma çatlaklarına meydan vermemek için, sıva katlarının homojen yoğunluklu ve kaba sıva yüksek dozajlı olmalıdır.
2. Kaba sıva katılaşmadan ve kurumadan, ince sıvaya geçilmemelidir.
3. Kaba sıva 2,5 ‘dan ince, ince sıva 1 cm.’den daha kalın olmamalıdır.
4. İnce sıva yapıldıktan sonra, ahşap mala ile iyice perdahlanıp süngerlenmelidir.
5. Dış sıva tamirlerinde asla alçı ve yağlı boya macunu kullanılmamalıdır.
6. Sıva uygulamasına geçilmeden önce doğramalar takılmış olmalı iskele ayakları sıvadan ayrılmış ve sıvalar iyice kurumuş olmalıdır.
7. Denizlikler doğru yapılmalı, pencere doğramasından su girmemeli, aralarına elastik macun doldurmalı, denizlikler tek parça olmalı veya iki parça olacaksa iyice yapıştırılmış olmalı.
8. İç hacimlerde şap dökülecekse, bu şapın suyunun duvar tarafından emilmesi önlenmelidir.

Eski sıvalar üzerine hazır sıva uygulaması yapılacak ise ,
1. Kabarmış, dökülmüş, ayrılmış sıvalar iyice temizlenmeli, tel veya sert fırça ile oynayan parçalar dökülmelidir.
2. Sıvanın çoğu dökülmüş ise, geri kalanlar da sökülmeli ve sıvalar kaba ve ince sıva tekniğine uygun yapılmalı,
3. Büyük çatlaklar ve boşluklar özel tamir harcı ile veya önce kaba sıva dozajında, sonra ince sıva dozajında harç ile doldurulup düzeltilmeli,
4. Yüzeyin su emiciliği ve dozajı homojen olmalı,
5. Önceden sıva yapılmış ve boyanmış duvarların boyalarının kalkıp kalkmayacağı denenmelidir.
6. Uygulanacak sistemden farklı sistemde boya yapılmışsa, yeni sistemi uygulayabilmek için tabaka bütünüyle sökülmelidir.

 

– Hazır sıva uygulama esasları
Sıva türüne göre yeni veya eski sıvalar iyice temizlenmeli, gerekirse ıslatılmalı ve astar çekilmelidir.
Püskürtme sıva, özel makinesi ile yapılır. Desen kendiliğinden oluşur veya istenilen desenler oluşturur.

Mala ile uygulanan sıvalarda ise : 1. Uygulamada ustalar ikişer kişilik ekipler halinde çalışmalı, alan büyüdükçe ekip adedi arttırılmalı.
2. Hangi sistem kullanılacaksa astar, son kat ve tamir harçları aynı sistemde olmalıdır.
3. Yüzey düzeltildikten sonra sistemin gerektirdiği astar sürülmelidir.
4. Astar kuruduktan sonra (1 gün) uygulamaya başlanır.
5. Uygulamaya en üst kattan başlanmalıdır. Bir etapta yapılacak olan, bantla ayrılmalı ve sıvama işlemi bittikten sonra, bant çıkarılmalıdır. İkinci etap sıvama işlemine başlamadan sıvanın üzeri bantlanarak ek göstermemesi sağlanmalıdır. Bantlamanın sıva desen çizgilerine paralel olmasına dikkat edilmelidir.
6. Uygulamaya başlarken kovadaki malzeme plastik bir leğene boşaltılarak iyice karıştırılmalıdır.
7. Sıcak havalarda su ayarına dikkat edilmelidir.
8. Perdahlamada, desen çizgilerinin homojen olmasına dikkat etmelidir.
9. Sıva duvara sürüldükten sonra perdahlamaya geçmeden önce fazlasını alınması gerekir. Mala üzerinde toplanan bu fazlalıkların içinde iri taneler olmadığından, duvara sürülürse desen vermeyeceğinden, leğene döküp iyice karıştırılmalıdır.
10. Yağmur mevsiminde, yağmurlu günlerde veya uygulamadan sonra yağmur yağması halinde sıva korunmalı veya uygulama yapılmalı
11. Bina eteklerinde ve su basman seviyesinde sıva uygulaması, çevre tanziminden sonra yapılmalıdır.

Sıvanın temiz kalabilmesi için uygulamadan sonra şu hususlara dikkat edilir:

1. Desen dağılımının görünüşü homojen olmalı, gereğinden fazla malzeme kullanılmışsa yani fazla sıyrılmışsa pürüzlü bir yüzey elde edilmiş olur.
2. Köşe dönüşlerinin düzgün, doğrama – sıva birleşimlerinin kusursuz olmasına dikkat edilmeli.
3. Büyük yüzeylerde ek yeri görülmemeli
4. İki renk uygulanmış ise, renk birleşimleri düzgün olmalı
5. Silinecek mozaiklerin kirli suları, sıva üzerine akmamalı
6. Bina temizlenirken sıvalar korunmalı
7. Yağmur ve diğer suların bina cephesine sıçraması engellemeli ve homojen olmayan yüzey yıkanması önlenmelidir.

 

 

BOYA VE YAPI HASARLARI

İçinde bulunduğumuz çağdaş koşullar binalarda koruma ve yalıtımın önemi artmıştır. Koruma ve yalıtımın gün geçtikçe önem kazanmasında en önemli nedenlerden birisi doğadaki enerji ve malzeme kaynaklarının azalması olarak gösterilebilir. Nitekim, 19. yüzyıl dünyasında makine gücünün üretime geçmesi ile değişen ekonomik, sosyal ve kültürel koşullar, yapılarda da koruma ve yalıtım açısından önemli değişikliklerin olmasına neden olmuştur denilebilir. Diğer yandan 10. yüzyıldan 20. yüzyıla geçişte yapı sistemlerindeki sıçrama niteliğindeki büyük gelişimin sonucunda o güne kadar yapıları oluşturan düşey taşıyıcı elemanların yani duvarların kalınlıkları azalmak zorunda kalmıştır. Betonarme karkas sistemi yapılarda uygulanması ile, kalın yığma duvarlar, yerlerini daha ince ve hafif duvarlara terk etmişlerdir. Kalın duvarların kapladığı alanın azalması, binalarda faydalı alanın artmasına neden olmuş, böylece, arsalar daha verimli kullanılmaya başlanmıştır. Şehirlere göçün, miktarını azalttığı, buna karşın fiyatını yükselttiği arsaların daha iyi bir şekilde kullanılması sonucunda duvarların taşıyıcı nitelikleri önemini kaybetmiş, buna karşın duvarın, bölücü ve koruyucu işlevleri ağırlık kazanmıştır.

Halbuki duvarların incelmesi, kalın duvarların kendiliğinden, fazla bir ek önlem alınmaksızın, çözdüğü yapı fiziğine ilişkin önemli sorunların ( ısı, nem, gürültü, su vb. gibi ) su yüzüne çıkmasına neden olmuştur. Nitekim duvar inceldikçe, bütün sorunlar, iyice belirginleşmekte , hatta çözümleri oranında güçleşmektedir.

İşte bütün bu nedenlerle günümüz koşullarında yapılarımızın duvarlarını kalın yapamayacağımıza göre söz konusu sorunların çözümü, yalıtım ve koruma malzemeleri ile gerçekleştirilmek zorundadır. Bu nedenle, koruma ve yalıtım malzemelerinin nitelikleri ile, uygulama şekli ve koşullarının tasarımcıları ve uygulamacılar tarafından iyice bilinmesinde büyük yarar vardır.

Yapılar, gerek insan gereksiniminin vazgeçilmez bir parçası olması, gerekse büyük yüzeylere sahip olmaları nedeniyle büyük oranda bu maddelere gereksinme gösterirler. Yapılarımız, bütünü ile dışa açık cepheleri ile bizleri korurken kendileri de korunmaya muhtaçtırlar. Boyalar ve sıva kaplamalar yapıyı koruma görevi yüklenirken, zaman etkisi ile kendileri eskirler ve bozulurlar. Bu nedenle yapıyı koruyucu gereçler adı altında da toplanan bu malzemeler, belirli aralıklarla uygulanarak yapı bünyesinde hasarların oluşmasını önlerler, yapının ömrünü biraz uzatırlar, yapının daha sağlıklı olmasını ve yeni durumun devamını sağlarlar.

Boya ve sıva kaplamalar, uygulandığı yüzeyi korurken bu yüzeyde oluşmuş veya oluşacak bozulmaları kalınlığı ölçüsünde bir miktar gizlerlerse de sonunda ortaya çıkarırlar. Çoğu kere kusur, nedenlerde değil sonuçta aranarak, koruyucu madde olay boya veya sıva kaplamalarda aranır. Bu yanlış bir gözlem, yanlış bir teşhis olduğundan, tekrar tekrar yapılacak olan uygulamalar bir sonuç vermez.

Uygulamaların başarılı olması için, uygulama yapılan yüzeylerin bu yüzeyleri taşıyan yapı elemanlarının, yapı ve fen kurallarına uygun olması gerekir. Bu kurallara uymayan yapılar, çok kısa süre içinde bozulmalara uğrarlar. Hatalı koruma yolları önlemek şöyle dursun, bozulmaların hızlanmasına bile neden olur. Yapılarda görülen bozulmalar genel olarak hasar diye adlandırılırlar.

Yapının herhangi bir yerinde meydana gelebilecek bir hasar, çeşitli iç ve dış etkilerle oluşabilecek bozulmalar, çoğu kere, yapıdan yararlanmayı azaltır veya hiç kullanılmayacak duruma getirebilir. Bu durumda yapıyı koruyucuların bir etkisi olmaz. Yapı büyük onarıma muhtaçtır.

Yapıyı koruyan boya ve sıva kaplamaların başarısı, uygulandığı yüzeye bağlı olduğuna göre, yüzeyin ve yüzeyi taşıyan yapı elmanın yapısını incelemek, iç ve dış etkenlerden en az etkilenir hale getirmek, yüzeyin yapısı ile uyuşan boyayı seçmek, uygulamanın ve yapının uzun ömürlü olmasını sağlar.

 

 

YAPIDA HASARLARIN OLUŞMASININ TEMEL NEDENLERİ

Temeli atılıp yükselen bir bina, inşaatı sırasında başlayarak, ömrünü tamamlayıncaya kadar, bir çok etken tarafından eskitilmeye çalışılır. Zaman bazılarını hızlandırır bazıları ise yapı koruyucuları tarafından karşılanır. Bu etkenlerin karşılanma derecesine göre yapı uzun ömürlü olur.

Eskimeyi oluşturan dış güçler zaman içinde etkilerini belirler ve arttırırlar. Bunlar:

- havalandırma, ısıtma
- malzeme seçimi ve malzeme özellikleri
- buhar diferansiyel direnci ve buhar tutucular.

 

Dış Etkenler

Güneşin ısıtması, kış mevsiminin soğutması, sıcaklık etkisini; yağmurlar ıslanma etkisini oluştururlar .

 

Yağış, Su, Kar ve Buz

Bir çok yerlerde bol yağmur alan cephelerin, yağmur suyunu iç hacime kadar ilettikleri görülmüştür. Rüzgarla iletilen yağmur suyu cepheyi ıslatır, akmasına zaman bulamadan duvar kaplamasında bulunan delik ve boşluklardan itilerek duvar gövdesini ıslatır. Bu ıslaklık bazen iç yüzeye kadar ulaşır. Duvar gövdesine ve derzlere giren su buradaki çözünebilen tuzları çözerek tuzlu bir su haline gelir.

Daha sonra bu tuzlu sular, kuruma devresinde, iç ve dış tarafa hareket eder. Kuruma sonunda içerde ince tüy şeklinde tuz artıkları oluşur. Bunlara çiçeklenme denir. Dışarıda ise bu tuzlar beyaz lekeler halinde görülür. Buharlaşmanın hızlı olmadığı yerlerde veya dış duvar kaplamasının suyu geçirmediği durumlarda, suda bulunan tuzlar duvar içinde dış kabuğa yakın yerlerde çöker ve şişer, kaplamanın altında duvarla bağlantısız kabukların oluşmasına ve dökülmesine neden olur. Böyle oluşan hasarlara benzer sonuçlar, donma ve kirli hava etkilerinde de görülür.

Yağmur suyu bünyesine sadece cephenin düşey dış kısmından girmekle kalmaz, suyun duvara girmesi;
a. Duvar üzerinde akıntı verilmemiş yatak çıkıntılarından (kornişlerden )
b. Pencere damlalıklarının usulüne uygun olmamasından
c. Pencere duvar bağlantılarının yanlış düzenlenmesinden de olur .

Bazı duvarlarda sıva sırasında bırakılan derzler ( fugalar) da suyun gireceği yerler olur.

Duvar gövdesi, yani duvarın taşıyıcı kısmı olan çekirdek malzemesi, hazır yapı taşlarından ise (tuğla , briket v.b. ) bu durumda su, derz harçlarından nüfuz eder, daha sonra içerde ve dışarıda tuzların derz harçlarının bulunduğu yerlere belirmesiyle sıva üzerinde tuğla ve harç örgüsü belli olur.

Pencere boşlukları da duvarın yüzeyi üzerinde bulunan duvarın rijitliği yani dayanıklılığı üzerinde olumsuz etki yaparlar. Genellikle yığma inşaatlarda örgü kurallarına uyulmamış veya lento boyu iyi ayarlanmamış duvarlarda, dolu kısım, boşluklu tarafa göre daha fazla döşemeye yük verir.  Bu yük farkı pencere köşesinde tuğla örgüsü derzlerinden geçen kademeli çatlakların oluşmasına yol açar.

Aynı çatlak durum farklı nedenlerden dolayı iskelet yapılarında da görülür. Pencere yüzünü yıkayan yağmur suyu, duvar yüzüne göre iyi ayarlanmamış dış denizlik aracılığı ile, denizlik kenarını ıslatır. Farklı ıslanma sıvada farklı şişmelere neden olur ve pencere köşesinde sıvada çatlaklar belirir. Duvar bünyesinde bozulmaların içerde ve dışarıda ıslanmaların bir nedeni de pencere kasasının (çerçevesinin) iç ve dış denizliklerinin tam ortasına oturtmaktır. Özellikle ahşap çalışan bir malzemedir ve hiçbir zaman harç ile birlikte ortak davranış göstermez, arada mutlaka çatlaklar olur. Bu çatlaklardan giren su ahşabı çürütür. Duvarın dış tarafındaki sıva altında toplanarak çiçeklenme, tozuma ve dökülmelere, içeride ise duvar dibinde ıslanmalara döşeme tahtalarının ve halılarının çürümesine neden olur.

 

Suyun Buza Dönüşümü

İçeriden gelen sularla gevşemiş olan sıva yağmur suları ile doygun bir hale gelir, bu durumda su soğuk havalarda donarsa, suyun hacminin artması sonucu sıva plakaları halinde ayrılır ve düşer. Bu da büyük hasarların oluşmasına sebep olur.

   

– Sıcaklık Etkisi:

Sıcaklığın yükselmesi malzemelerde genleşme etkisi yapar. Farklı karakterde olan malzemelerin yan yana kullanılması, ek yerlerinden ayrılmalara ek yerleri kapatan sıva ve boyalarda çatlama ve dökülmelere neden olur. Sıcaklığın artması, kaplama ve koruma malzemelerini olduğu kadar, duvar malzemeleri ve taşıyıcı sistemi de etkiler ve bunların boyutlarının değişmesine neden olur. Bu sebeple taşıyıcı sistemde 25 – 30 m’de bir genleşme (dilatasyon ) derzi yapmak gerekir. Bu derzlerin özel derz malzemesi ile örtülmeleri zorunludur. Betonarme kolon kiriş ve duvarlar arasında oluşacak genleşme çatlaklarının önlenmesi için bu tür yerlerde fuga yapılması ve elastik malzemelerle doldurulması uygundur.

 

- UV , IR ETKİLERİ:

Güneşten gelen ışınlar içerisinde ısıtıcı ve renk değiştirici gözle görünmeyen ışınlarda vardır. Bu ışınlar içinde ısı enerjisi taşıyanlara kızıl berisi veya enfra ruj ışınlar denir. Bu ışınlar çarptığı cisimleri onların rengine bağlı olarak ısıtır, sıcaklığını yükseltir ve genişlemesine neden olur.
Renk giderici ışınlara ise mor ötesi ışınlar veya ultra viyole ışınlar denir. Kısa dalga boylu bu ışınlar cisimleri derinliğine etkileyebilir ve bileşimlerini bozabilir. Kumaş perdelerin sararması, solması ve çürümesi bu etkiyi açıkça gösteren örneklerdir.

 

-Kimyasal Ajanlar ( hava kirliliği )

Uygarlığın gelişmesine paralele olarak, her türlü üretimin gereği olarak, fabrikaların artması, motorlu araçların çoğalması, ısınma için çeşitli yakıtların kullanılması zorunluluğu, giderek atmosferin karbondioksit, korbonmonoksit ve kükürtdioksit gibi kirletici kimyasal maddelerin havaya karışıp onu kirletmesine neden olmuştur. Yağışlarla asitlere dönüşen bu kirletici ve zararlı maddelerin, yapı malzemeleri, sıvalar ve boyalar üzerinde önemli bozucu etkileri vardır. Bu ajanların binayı koyucu malzemeleri daha kısa sürede yıpratacağı göz önüne alınarak, koruma amacı ile yapılacak bakım işlemlerinin (boya, temizlik vb.) daha sık aralıklarla yapılması gereklidir.

 

- Temel Veya Zeminden Kılcal Yolla Gelen Su :

Zemin altyapıları, zemin üstüne geçişte iyi bir su yalıtımı ile ayrılmalıdır. Zemin altı (su basman) elemanlar da su emmez nitelikte olmalıdır. Tersi durumlarda zeminden gelen su duvar bünyesine girerek dışarıda çiçeklenme ve yosunlaşmaya neden olur. İç hacimlerde ise çiçeklenme, küflenme ve sıva dökülmeleri görülür.

 

İç Etkenler

Yapılarımızı dıştan etkileyen etkenlerin yanı sıra içten etkileyen su buharı ve ısı akımı ile tesisat kaçakları yıkama suları ve kullanım nedeni ile oluşan mekanik etkenler de vardır.

 

– İçerden Gelen Buhar Etkisi :

İnsanlar, nefesleriyle, insan faaliyetleri sonunda kullanılan suyun buharlaşması ile ortama buhar verirler. Buhar suyun gaz haline gelmiş şeklidir. Buhar, aynen hava gibi suyun geçemediği yerlerden geçer.

Buhar geçtiği yerlerde soğumaya uğrarsa yoğuşur. Kışın soğuk günlerde pencere camı üzerinde görmüş olduğumuz yoğuşma, genelde, duvar içinde herhangi bir yerde de olabilir ki bu, duvar için oldukça tehlikelidir. Bu nedenle duvarları oluşturan maddelerden buharın kolay geçmesi yani duvarın teneffüs etmesi istenir. Çoğu kere dışarıdan gelen yağmur suyunun duvar bünyesine girmemesi için ince sıvanın çok sert yapılması veya su geçirmez bir boya ile kaplanması öğütlenebilir. Fakat içerden gelen su buharı dışarıya atılmaz ise bu geçirimsiz tabaka altında yoğuşarak birikir, çok soğuk havalara donar ve kabuklar, parçalar halinde düşer. Buhar yoğuşmadan geçirimsiz boya altında toplanırsa, boyayı kabartır ve sonra patlatarak dışarı çıkar.

Buhar akımları oldukça karışık fiziksel formül ve kavramlarla açıklanır. Burada daha fazla bir şey söylemeden şu kuralı hatırlamalıyız.
• Su buharı akımı, ısıtılan mekanlarda ortaya çıkar.
• Su buharı, ısı akımı ile aynı yöndedir.
• Su buharından dolayı bir yerde ıslanma ve bozulma varsa bu o hacmi çevreleyen dış duvarda iyi olmayan bir ısı yalıtımı, havalanmayan ve nefes almayan bir duvarın varlığını gösterir.

Su buharının yanı sıra, su buharı ile birlikte yapılarımızı etkileyen önemli bir akım da ısı akımıdır. Isı bir enerji olarak, yüksek sıcaklıktan düşük sıcaklık tarafına hareket eder. Genellikle kışın binaların içi ısıtıldığından bir dış duvarda ısı akımı, iç hacimden dışa doğru olur. Isıtmak için sarf edilen enerjinin ziyan olamaması için binalarımızda dış duvarların ısı yalıtım malzemeleri ile yalıtılması gerekmektedir. Nitekim bu amaçla ülkemizde de ısı yönetmeliklerinin uygulanması zorunlu hale getirilmiştir.

Bir dış duvarda ısı yalıtımı uygulanmadığı takdirde duvar fazla ısı kaybedecek ve sonuçta duvar iç yüz sıcaklığı da düşeceği için, duvarın iç yüzünde su buharının yoğuşması sonucu ıslanmalar giderek küflenmeler ve kabarmalar görülecektir. Bütün olayları önlemek için duvarı yapı fiziği bilimi kurallarına göre öncelikle doğru tasarlanması ve doğru uygulanması gereklidir. Bunlar yapılmadığı takdirde koruyucu olarak kullanılan malzemelerin etkisi yetersiz kalacaktır.

   

– Yıkama Suları Veya Tesisattan Sızan Sular :

Banyo, tuvalet ve mutfak gibi suyun bol kullanıldığı yerlerde döşeme üzerine gelen sular, sıva dibi veya süpürgelik denen geçiş malzemesi olmaması, süpürgeliğin döşemeye iyi bağlanmaması nedeni ile duvar içine nüfus eder. Bundan başka döşeme veya duvar içinden geçen pis ve temiz su tesisatından, kalorifer ve sıcak su borularından kaçan sular da döşemeden, duvar içinden, duvar yüzeyine ulaşır. Tuvalet ve banyo benzeri hacimlerin dış duvarlarında döşeme hizalarına karşılık gelen yüzeylerinde merdiven boşluğu duvarlarında, sıva bozukluğu, çiçeklenme ve sıva dökülmeleri gibi hasarlar görülür.

 

– Kullanım – Mekanik Etkenler :
Diğer yapı malzemeleri gibi boyaları ve koruyucu malzemelerde kullanım nedeniyle çeşitli mekanik etkilerle karşılaşabilirler. Bu etkiler sürtünme, darbe gibi doğrudan boya ve kaplamayı aşındıran ve ezen, böylece bu malzemelerin dökülmesine, kalkınmasına, ya da kabarmasına neden olurlar.

 

Tasarım ve Uygulama Hatalarından Kaynaklanan Hasarlar :

Yapıyı olumsuz yönde etkileyerek hasar oluşumuna neden olan başlıca etkenler şunlardır.

 

- Yapının Oturduğu Zemin İle İlgili Etkenler :

Yapı zemininin çürük veya karmaşık olması, farklı amaç ve büyüklükte yapıların yan ana, derzsiz yapılarak farklı çökmeler oluşması, yapıda önüne geçilmeyecek çatlaklar oluşmasına, yapının yakılmasına kadar gidecek hasarların ortaya çıkmasına neden olur.


– Taşıyıcı Elemanların Hatalı Düzenlenmesi :

Yapının taşıyıcı sisteminde yanlış düzenleme yapılmışsa, hatalı ve yanlış kabuller ile taşıyıcı sistemin boyutlandırılması ve teçhizatı yeterli düzeyde yapılmamış ise; yapının taşıyıcı sistemi, gelen düşey yükleri taşıyamaz, yatay kuvvetleri karşılayamaz ve sonuçta yıkama olayı kaçınılmaz olur.

 

– Kalitesiz Malzeme Kullanımı :

Kullanılan yapı malzemeleri öngörülen standartların altında olması halinde, beklenen dayanım süresinden önce eskimeye uğrarlar.

 

– Yapı malzemesi hakkında yetersiz bilgiden kaynaklanan yanlış malzeme seçimi ve yanlış uygulama nedeni ile, malzemeden beklenen hizmet süresi gerçekleşmez.

– Sorumluluk eksikliğinden ileri gelen hatalı uygulama malzeme ve iş gücü israfını doğurur, bu elemanların temini ve malzemelerin tekrar uygulanması zorunluluğu ortaya çıkar.

 

– Kötü kullanımdan ileri gelen erken bozulmalar :

Kötü ve işlev dışı kullanımlar, malzemenin eskime ve bozulmalara neden olarak yapının bakımsız kalmasına ve hasara neden olabilir.

Yapıda bir kere oluşan bozulmaların giderilmesi, hemen her zaman masraflı bir iştir ve çoğu kere de tam olarak sağlanmaz.

Yapının başlangıcından bilinçli olarak alınacak önlemler, bize hem sağlıklı bir yapı kazandırır hem de zamanında veya sırasında yapılacak koruma için harcanacak emek ve malzeme, sonradan yapılacak büyük onarım giderleri yanında çok küçük kalacaktır.

Görülüyor ki yapının korunması, yapı bünyesinin sağlıklı olarak meydana getirilmesini ve geçerli tüm etkin faktörlerden yapının kullanım süresince zarar görmemesini sağlamakta ve bu amaçla alınacak tüm önlemleri kapsamaktadır.

Taşıyıcılık prensipleri doğru olan doğru seçilmiş malzemelerin yapılmış bir binanın zaman içinde eskimeye uğraması doğaldır. Bu eskimenin önüne geçilmez. Koruyucu malzemenin kendisi bu eskimeye karşı koyar, koruyucu malzeme eskidikçe sadece kendisi yenilenir ve bu suretle bina korunmuş olur.

 

 

 

Filli Boya, Dyo ve Dewilux Kalitesi Özak Boya da

 

Yapı Kimyasallarında ülkemizin önde gelen Markaları Özak Boya da

 

Kaliteli Kilit Sistemleri

Özak Boya da

 
 

 

 

 
 

 

   
 

 

 

   

 

 
 

Tel & Fax

Özak Boya Hırdavat İnşaat Malz. İnşaat Taah. San.ve Tic. Ldt. Şti

0 322 351 73 61

Kızılay Caddesi P.T.T Karşısı No: 27/A   Seyhan ADANA